hayvan

Birgün üç kaplumbağa piknik yapmaya karar vermişler. Eşyalarını hazırladıktan sonra yolla koyulmuşlar. 5 yıl 10 yıl 20 yıl gittikten sonra piknik alanına varmışlar. Hemen sofrayı kurmuşlar yaprak sarması, börekler, çörekler hepsini koymuşlar sofraya son olarak gazozları açmak kalmış ama açaçak yok evde unutmuşlar. Düşünmüşler taşınmışlar en son bir karar almışlar; "İçlerinden en genç olan eve açacağı almaya gitsin!" demişler. Genç kaplumbağa da kabul etmiş etmesine ama bir de şart koşmuş. Şartı da: "Ben gelene kadar kimse yiyeceklerden yemeyecek!" Öbür kaplumbağalar da kabul etmişler.

Oy ver:
loading
4(23 oy)

Genç deve annesine sormuş:

- Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?

Anne cevap vermiş:

- Çölde kuma batmamak için.

Genç deve tekrar sormuş:

- Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür?

Anne tekrar cevap vermiş:

- Çölde kum fırtınalarında gözümüze kum kaçmasın diye.

Oy ver:
loading
4.5(8 oy)

Adamın biri birgün alışveriş yaparken birisiyle tartışmaya başlamış. Karşısındaki adam ona su aygırı demiş. Bizimki bir şey demeden gitmiş. Aradan tam bir yıl geçmiş. O adamla tekrar karşılaşınca başlamış adama vurmaya. Adam gidip onu dava etmiş. Duruşmada hakim sormuş:

- Durup dururken adama vurmuşsun doğru mu?

- Bana su aygırı demişti!

- Ne zaman söyledi bunu?

- Bir yıl önce söylemişti hakim bey ama... Daha önce hiç su aygırı görmemiştim!...

Oy ver:
loading
3.5(13 oy)

Serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş. Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile... Serçe "çotaaank" diye kaska çarpıp düşmüş. Şimdi, motorcu arkadaşımız, Allahı var sıkı bir hayvansever. Doğal olarak hemen atlamış motordan, koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor. Kıyamamış, bırakamamış yolda, almış getirmiş eve. Eskiden kalma bir de kafesi var evde. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş.

Oy ver:
loading
4(16 oy)

Aslan, kurt ve tilki ava çıkarlar. Bir geyik, bir koyun ve bir de horoz avlarlar. Aslan, kurda:

- Şimdi bunları adaletle paylaştırıp sohbetimize tat ver, der.

Kurt:

- Ey cihân şahı, avcıların sultanı!.. Bundan kolay ne vardır... Geyik sizin, koyun benim, horoz da şu zavallı tilkinindir.

Aslan, gök gürlemesini andıran bir sesle kükrer. Bir pençe darbesiyle kurdu, kan revan içinde yere serer. Tilkiye dönüp:

- Tez sen paylaştır, der.

Tilki:

Oy ver:
loading
4(9 oy)

Sayfalar