Yaşlı Fıkraları

Yaşlılık fıkralarında genellikle "Elden ayaktan düşmek" ve "Unutkanlık" konuları işlenir. Esas amaç yaşlıları rencide etmek değil; hiçbir insanın kaçamayacağı yaşlılık olgusunu kabullenmek, yaşlılığa gülebilmektir.

75 yaşındaki adam, doktora şikayette bulunuyordu:

- Evladım birinci iyi, ikinci de eh şöyle böyle idare ediyorum. Ama üçüncüde dizlerim kesiliyor, hele dördüncü de nefes nefese kalıyorum.

- Hop! Amca ne yapıyorsun, delirdin mi? Senin birincide durman gerekir!

- Nasıl durayım evladım, beşinci katta oturuyorum!...

Oy ver:
loading
5(2 oy)

Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.

- Benimki bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.

- Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim.

- Çok iyi! ne yaptıysan bana da öğret lütfen.

- Kolay dişlerini sakladım...

Oy ver:
loading
4.5(3 oy)

Galata’da bir balıkçı bağırıyor: “Canlı balık… Canlı balık...” Ermeni bir teyze yaklaşıyor ve Ermeni aksanıyla soruyor:

- Evladım balıklar tazedir?

- Canlı balık, canlı balık!!!

- Evladım balıklar tazedir?

- Canlı diyoruz be teyzem!!!

- A evladım! Ben de canlıyım fakat tazeyimdir?

Oy ver:
loading
4.5(7 oy)

İki yaşlı adam karşılıklı dertleşiyorlarmış. Biri demiş ki:

- Şu sağ bacağımdaki romatizma ağrısına artık dayanamıyorum! Ne diye ağrırsa kör olası?

- Neden olacak, demiş diğeri... Yaşlılıktan! Bunların hepsi yaşlılık alâmetleri!

- Saçma, demiş bacağı ağrıyan. Sol bacağım da sağ bacağım ile aynı yaşta, o neden ağrımıyor?

Oy ver:
loading
4(82 oy)

Çocuk dedesine sormuş:

- Dede, nenem ile kaç yıldır evlisiniz?

- 40 yıldır evlat! demiş dede.

- Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?

Oy ver:
loading
4(6 oy)

Sayfalar