Bir generalimiz, başka bir ülkeden gelen konuk generale; Türk askerinin vatana bağlılıklarını ve emre itaatkarlıklarını göstermek istemiş. Üç astsubayının eşleriyle birlikte yanına gelmelerini emretmiş. Astsubayların eşlerini ayrı ayrı üç odaya, astsubayları da dışarıya aldırmış. İlk astsubayı generalin emriyle çağırıp, eline bir kurusıkı tabanca tutuşturmular. Generalimiz "Evladım karın şu odada. Odaya gir ve elindeki tabancayla onu öldür."
Astsubay odaya giderken generalimiz, konuk generalin kulağına eğilip; "Şimdi dikkatle izleyiniz. Türk askeri nasıl da itaatkar!". İlk astsubay odaya girmiş karısından özür dileyip silahı ateşlemiş. Bir problem olduğunu görünce de bir daha sıkmış. Hemen silahın kurusıkı, bunun da bir test olduğunu anlamış. Dışarı çıkmış. Dışarıda bekleyen general astsubaya sarılıp; "İşte Türk askeri bu! Aslan evladım benim!" deyip astsubayıve eşini göndermiş. İkinci astsubayı çağırtmış. Yine tabancayla karısını vurmasını istemiş. İkinci de karısına kıyamaya kıyamaya silahı ateşlemiş. Problem olduğunu görünce yeniden sıkıp, yine hemen durumu kavramış. Yine dışarı çıkarken general "Aslan evladım benim!" diyerek göndermiş.
Üçüncü astsubay odaya girdiğinde önce bir el ateş sesi, sonra ardarda ateş sesleri, nihayetinde de bir cam kırılma sesi gelmiş. Astsubay odadan çıkınca general kapıda; "İşte Türk askeri bu! Aslan evladım benim!" demiş. "Yalnız evladım o cam kırılma sesi neydi?" Astsubay açıklamış:
- Komutanım verdiğiniz tabanca kurusıkı çıktı. Karım ölmeyince... Ben de tuttum camdan aşağı attım!...