Adam işten, stresten bunalmış ve uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat şanssızlık bu ya gemi batmış. Gemiden sadece bu adam kurtulabilmiş. Uçsuz okyanusun ortasında kendi kendine "Eyvah! B...ku yedik!" diye düşünmüş. Gemiden arta kalan, minik bir tahta parçasının üzerinde çıkıp günlerce günlerce aç susuz amaçsızca sürüklenmiş. Bir gün yakınında köpek balıklarının dolaştığını görmüş. "Eyvah! B...ku yedik!" diye düşünüp çaresizce ölümü beklemeye başlamış. Pür dikkat günlerce köpek balıklarının saldıracağı anı kollamış. Sonrasında yorgunluğa ve susuzluğa dayanamayarak uykuya teslim olmuş. Uyandığında kendini okyanusun ortasında minik bir adada bulmuş.
Tam içinde kurtulmaya dair bir umut oluşacakken etrafında onlarca yerli görmüş. Adam kendi kendine "Eyvah! B...ku yedik!" diye düşünmüş. Bu sırada adam günlerdir aç kalmanın, aşırı su kaybının hatta belki de güneş altında fazla kalmanın etkisiyle "Hayır evladım, b...ku yemedin!" diye bir ses duymuş. Adam içinde az da olsa bir ferahlama hissetmiş.
Yerliler adamı bir kazığa bağlayıp kazanı hazırlamaya başlamışlar. Adam etrafında yüzlerce yerliyi görüp, bunların aslında yamyam olduğunu anlayınca yine "Eyvah! B...ku yedik!" diye düşünmüş. Tam ağlayacağı sırada yine o sesi duymuş; "Hayır evladım, b...ku yemedin!". Adam, sese: "Sen de kimsin?" diye sormuş. Ses; "Evladım ben ulular ulusu Efendi Manitu'yum" demiş. Adam çaresizlik içinde sormuş: "Peki, Ulu Matinu şimdi ne yapmalıyım?". Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakince ellerini kurtarmaya çalış. Çok sıkı bağlanmadıklarını göreceksin. Şimdi sağ tarafında kalan yerlinin mızrağını kap. Şu ortada duran ve başında bir sürü tüy olan büyük yerliye sapla!"
Adam içinde bir insan öldürecek olmanın iç hesaplaşmasını da yaşayarak kendi kendine çok sessiz bir şekilde "Eyvah! B...ku yedik! Eyvah! B...ku yedik!" diye söylenmiş. Ses yine: "Hayır evladım!". Dediğinde adam tüm cesaretini toplayıp yerlinin mızrağını kapmış. Yüzlerce yerliden oluşan bir koridorun ortasında birkaç adım koşup; mızrağı yerlilerin şefine saplamış.
Bütün yerliler suspus olmuş, sanki bu sırada ateşin çıkardığı çıtırtı sesi bile kesilmiş. İşte bu sessizlikte o yüce ses son kez gürlemiş. "Evet evladım, İşte şimdi b...ku yedin!..."